Sıkça Sorulanlar

Eğitim ne zaman başlamalıdır?

Hemen! Erken ve sürekli eğitim…

Aileler, bebeklik döneminde çocuğun gelişimde kilit rol oynamaktadırlar. Bebekle oynamak, konuşmak, şarkılar söylemek, yeterli uyaran almasını, sosyal ortamlara sokarak farklı çevreleri tanımasını sağlamak önemlidir. Ama bütün bunların yanı sıra özel eğitilmiş uzmanlardan da destek almak ve bu serece erken başlamak en önemli unsurlardan biridir.

Çalışan anne olarak bebeğimin gelişimini nasıl takip edebilirim?

Doğumdan sonra ilk üç ay içindeki hızlı gelişim ve dış dünyaya adapte olma sürecinde hem annenin hem de bebeğin takip edilmesi çok önemlidir. Doğumu takip eden ilk aydan itibaren çocuk doktoru ile birlikte bebeğin beslenme, uyku, boy ve kilo eğrisinin izlenmesi, gerek fiziksel gerekse nörolojik gelişiminin gözlenmesi bebeğin sağlıklı büyümesi için elzemdir. Bu süreyi izleyen aylarda da bebeğin gelişimi rutin olarak izlenmelidir ve bu dönemde annenin en büyük yardımcısı kaynak kitaplar ve bebeğinin gelişimini doktoru ile birlikte takip edecek bir çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanıdır. Özellikle bir süre sonra çalışmaya başlayacak annelerimizin mutlaka bir uzman kuruluş ile işbirliği halinde olması, bebeğin bakımını üstlenen yardımcı aile fertlerini ya da bebek bakıcısını da bu işbirliğine katması önemlidir. Bebeğimizin yaş özelliklerine göre doğru uyaranlar ile yapılandırılmış bir ev/çocuk odası ortamı da gereklidir. Nörolojik, bilişsel, dil ve motor gelişim alanlarında gelişmesinı takip etmek için aile danışmanlık merkezlerine başvurabilirsiniz. Ayrıca eğer başvurduğunuz merkezin programları arasında var ise bebekler için özel olarak programlanmış, gerekli uyaranlar ile donatılmış, genetik özelliklerini tam kapasite ile kullanmasını sağlayacak alt yapıyı edinmesi için “erken bebek uyarımı” programını merkezdeki bireysel uzmanınız ile birlikte takip etmeniz sağlıklı olacaktır.

Çocuğum ismi söylendiğinde ya da çağrıldığında bakmıyor. Beni/bizi duymuyor sanki. Bu normal mi?

İletişim bozukluğu: Karşılıklı sözel ve sözel olmayan ifadelerin anlaşılmasındaki bozukluktur. Bu durum işitme, dil kazanma veya konuşma sürecinde ortaya çıkar. Gelişimsel veya sonradan edinilmiş olabilir. Dolayısıyla çocuğunuz ismi söylendiğinde ya da çağırıldığında beklenen tepkiyi vermiyorsa ve aynı zamanda; İşaret dili ve mimikleri anlaşılır değil ise Gelişimsel başka sorunlar varsa Anlamı olmayan sesler çıkarıyor ve tekrar eden hareketler gözleniyorsa Çevresinde olan bitenlere karşı isteksiz ve ilgisizse Yeni ortam ve durumlara uyum sağlamakta güçlük çekiyorsa Yanlız oynamayı tercih ediyorsa İstekleri olmadığında ya da engellendiğinde aşırı tepki gösteriyorsa… Onu izlemeye alıp, gözlemlerinizi doktorunuz ve aile danışmanlığı merkezindeki uzmanınız ile paylaşmanız sağlıklı olacaktır. Eğer bir işitme problemi ya da yaygın gelişim geriliği saptanmamış ise az ilgilenilen, yalnız büyüyen ya da kardeş kıskançlığı, aile içi travmalar gibi duygusal durumları ağır yaşayan, içe dönük bir karakteri olan çocuklarda bu tarz iletişim sorunları gözlenebildiğini belirtmemiz gerekir. Size bu konularda yine doktorlarınız ve danışmanlık merkezindeki çocuk gelişimi, duyu bütünleme uzmanları ve konuşma terapistleri rehberlik edecek ve gereken gelişim programını çıkartacaklardır.

Çocuğum 2 yaşına geldi ama hala konuşmuyor. Ne yapmalıyım?

Bazı çocuklar yaşıtlarına kıyasla daha geç konuşmaya başlayabilir ve her geç konuşan ya da bazı sesleri doğru söyleyemeyen çocukta bir sorun olduğu sonucunu çıkarmak doğru olmaz. Çocuklarda yaygın olarak görülen, belirlenebilir bir neden olmadığı halde dil performansında ciddi bir gecikme ya da bozukluğa neden olan konuşma bozukluğunun bir diğer adı da “özgün dil bozukluğu”dur. Bu gecikme genelde normal sınırlar içinde seyreder ve pek çok çocuk konuşmaya geç başladığı halde, kısa zamanda yaşıtlarının düzeyine ulaşabilir. Bebeklik döneminde yalnız kalan, insanlarla fazla bir arada kalmayan, kendi haline bırakılan, onunla fazla konuşulmayan çocuklarda, ailede iki dil kullanıldığı durumlarda, erkek çocuklarda kızlara göre daha geç konuşmaya başlama görülebilir. Özellikle 0-3 yaş döneminde televizyon izleyen çocuklarda dış dünyadan kopma, kendi halinde olma eğilimi, nesneler ile daha fazla ilgilenme, duygusal alışverişten vazgeçme, konuşmama, yaşıtları ile ilgilenmeme, seslenince bakmama gibi durumlar gözlenebilir, Yine içe kapalı kişilik yapısı, kardeş kıskançlığı, aile içi kaza ve benzeri travmatik durumlar sırasında yaşanan şoklar da çocukların konuşma yaşını etkileyebilir. Konuşmada gecikme alıcı dil veya ifade edici dilde problem, nörolojik kökenli problemler, artikulasyon/fonoloji problemleri, akıcılık ve ses bozukluğu problemleri olarak ortaya çıkabilir. Bu durumda doktorunuz, çocuk nöroloğu ve danışmanınızla iletişim halinde olarak erken doğum ya da doğum sırasında komplikasyon sonucu bir hasar, duyu bozukluğu ve işitme kaybı gibi nörolojik problemler olup olmadığını kontrol etmeniz ve gelişim basamaklarını takip etmeniz yararlı olacaktır. Bebeğinizin /çocuğunuzun gelişimini takip sürecinde gerekli görüldüğünde duyu bütünleme uzmanları ve konuşma terapistleri de eğitim ve terapi sürecinde işbirliğine gideceklerdir.

Çocuğumda gelişimsel bozukluk varsa ne yapmalıyım?

Çocuğun genleri öğrenme yeteneğini etkileyebilir ancak öğrenme fırsatını yaratacak olan, ailenin ona sağlayacağı eğitim imkânlarıdır. Ailesi, ait olduğu çevre ve okul çocuğunuzun gelişiminde genleri kadar etkili olacaktır. Çocuğun ileride ulaşabileceği düzeyi bebeklikte tahmin etmek imkânsızdır. Ancak biliyoruz ki yoğun eğitim neticesinde gelişimsel gecikme yaşayan çocukların çok büyük çoğunluğu okuma yazma öğrenir, ilköğretimi tamamladıkları gibi lise, üniversite okuyan, ikinci dil öğrenenler de vardır. Çalışma hayatına katılıp, bağımsız hayatlar sürebilmektedirler. Ancak bu durum düzenli ve disiplinli bir çalışmanın sonucudur. Çocuğu doğru değerlendirerek gerçekçi planlar yapılmalıdır. Uygun eğitim programlarıyla gelişimsel gecikme veya bozukluk yaşayan çocuklar pek çok başarıya imza atmakta ve toplum hayatı içinde anlamlı hayatlar kurabilmektedirler. Her zaman olduğu gibi erken ve sürekli eğitim ve bol tekrar en önemli faktördür.