Blog

  • Ana Sayfa
  • Genel
  • Çocuklarımızı Emanet Ettiğimiz Kişiler ve Kaygılarımız

Çocuklarımızı Emanet Ettiğimiz Kişiler ve Kaygılarımız

Anne babalar olarak hem çalışmak hem de aile sorumluluklarını yerine getirmek
durumundayız. Üstelik artık klasik anne babalar yerine, çalışma hayatının yanı sıra genç,
dinamik, sosyal yaşantısı da olan anne babalarız biz. Bu durumda da bebeklerimizi belli bir
süre sonra çoğunlukla aile büyüklerine ya da bakıcı/dadılara teslim etmek durumunda
kalıyoruz.

Ama ne pahasına?

Çocuğumuzu bakıcıya emanet etmişsek, öncelikle önyargı ve güvensizlik kaplıyor içimizi. Her
türlü teknolojik kontrol mekanizmaları devreye sokuyoruz ya da aile büyüklerinden birileri
arada kontrol baskınları yapıyorlar. Olmadı ara sıra komşular kapımızı dinliyor ve akşama
olası sesleri yorumlayarak bize aktarıyorlar.

Süreç içinde artık olumlu bir bakıcı modeliyle birlikteysek içimiz rahatlıyor. İşimize biraz daha
rahat gidiyoruz, daha rahat odaklanabiliyoruz, hatta kendimize vakit ayırmayı bile
düşünebiliyoruz. Ama bu sefer çalışma hayatımız ve trafik vs gibi nedenlerle yorgun bir
şekilde eve geldiğimizde az zamanda çok işler başarmaya, çocuğumuzu en doğru şekilde
yetiştirmeye çalışırken yeni bir çatışma ortamında buluyoruz kendimizi. Kamerayla izlendiğini
bildiğinden çocuğa kızıyor denmesin, komşular ağlatıyor diye yorum yapmasınlar diye her
dediğini yapan, teke tek uzun zaman geçirdiği bakıcısını istiyor çocuğunuz; sizi değil! Siz
gelince bakıcısı gitmesin diye ağlıyor ya da isteğini elde etmek için bakıcısını daha fazla
sevdiğini fütursuzca söyleyebiliyor. Siz doğru yaptığınızı bilseniz de duygusal olarak isyana
sürüklenebiliyorsunuz.

Bakıcımız, bir aile büyüğümüzle birlikte çocuğumuza bakıyorsa bir başka sorunla
karşılaşabiliyoruz. Eve geldiğimizde bu ikili, otoriteyi hemen bizlere iade etmeyebiliyor, hatta
bizi biraz tecrübesiz ve sabırsız da bulabiliyorlar.

“Torunumu ben büyütüyorum, bakıcıya bırakmam” diyerek bütün gün çocuğumuzla beraber
olan aile büyükleri devrede olduğunda ise “Bazen çocuğuma o kadar da doğru
yaklaşamıyorum, benimle iyi anlaşamıyor, anneannesini-babaannesini istiyor” diyebiliyoruz.
“Zaten eski toprak oldukları için benim istediğim gibi de eğitemiyorlar, çocuğumun da benim
de düzenimiz bozuluyor” diye içten içe isyan da edebiliyoruz.

Tüm bunlara benzer tepkileri çocuğumuz anaokuluna başladığında da gösterebiliyoruz, hele
de çocuğumuz anaokuluna hemen adapte olduğunda. Bir çeşit hayal kırıklığı yaşayabiliyoruz,
çocuğumuzun öğretmenine duyduğu sevgiyi ve güveni kıskanabiliyoruz. Çocuğumuz o kadar
emeğimize rağmen bizden kopup gitmiştir bile!

Bu duygu durumlarının hepsi normaldir.

Peki, ne yapmamız gerekiyor?

  • Yapmamız gereken öncelikle çocuğumuzla arasındaki “güven” duygusunu
    bebekliğinden itibaren geliştirmektir. Sonrasında da çocuğumuz güvenle bakıldığı için
    rahat olmamız ve özgüvenli ve sosyal becerileri gelişmiş bir çocuk yetiştirdiğiniz için
    gururlanmamızdır.
  • Doğduğu andan itibaren yeterince ve zamanında beslenen, doyurulan, temizlenen,
    banyosu yaptırılan, sevgiyle kucaklanıp okşanan, masaj yapılan, sevgi dolu sözler ve
    yumuşak dokunuşlarla iletişim kurulan bebekler kendini güvende hissederler. Anne
    babalarımıza bu süreçte çok iş düşüyor. Uykusuzluğa, değişen hormonlara adapte
    olurken öncelikle bebeğinizle güvene dayalı bir ilişki kurmayı başarmalısınız.
  • Özellikle ilk 3 ay sağlıklı bir şekilde geçerse anne-baba ve bebek üçlüsü olarak daha
    rahat bir evreye geçiş yapabilirsiniz. En çok 6 ay içinde bebeğinizin beslenmesi, anne
    sütü yanında ek gıdalara geçişi, uyku düzeni artık bir düzene oturacaktır.
  •  Bu düzen kurabilmişseniz, işe başlarken bebeğinizin bakımını bakıcıya veya aile
    büyüğünüze rahatlıkla devredilebilirsiniz. Düzeni aynı şekilde devam eden bebeğiniz,
    aile büyükleri veya bakıcısıyla da aynı güvenle iletişime girecektir. Eve geldiğinizde de
    sistem bozulmayacaktır. Bırakın her şey çok ideal olmasın ama sevgi ve güven dolu
    olsun.
  •  Anne baba olarak bu günlük sürece dahil olmak için arada telefonla veya görüntülü
    konuşmayla bebeğinizle iletişime geçebilirsiniz. Ancak çok fazla kontrol düşkünü ve
    güven problemi olan bir anne baba iseniz ne bakıcı ne de aile büyükleri sizinle olumlu
    bir iş birliğine giremeyeceklerdir. Devamlı şüpheci ve sorgulayıcı olmanız onları
    yoracaktır.
  • Aile büyükleriniz tam sizin istediğiniz gibi olmayabilirler. Bu noktada çocuk
    yetiştirmeyle ilgili en son gelişmeleri uygulama stresine girmenize gerek yok. Hiçbir
    şey kaçırmıyorsunuz. Sevgiyle, sabır ve güvenle bakılan, zamanında yedirilen, uyuyan
    ve de gönlünce oyun oynayan bebek/çocuk en sağlıklı büyüyendir. En son
    uygulamalar ve eğitimsel doğruları uygulama stresiyle bütün bu güzellikleri
    kaçırabilirsiniz.
  • İşten ne kadar yorgun gelirseniz gelin bebeğinizle zaman ayırmalısınız. Bundan
    kastımız Ipad’siz ve telefonsuz “oyun”; el ele, sarmaş dolaş oynamak. Her akşam 20
    30 dakika baş başa zaman geçirmek yeter de artar bile. Anne baba olarak bunu
    paylaşırsanız daha da keyifli olacaktır. Zaman içinde bu gün sonu kavuşma ve oyun
    saatinin tadına doyum olmadığını, vicdanen rahatladığınızı, bebeğinizin o güzelim
    enerjisiyle dinlendiğinizi göreceksiniz.

 

 

Yorum yapma kapalı.